13 Ocak 2014 Pazartesi

End of 2013 and so far 2014...

2013'ün son haftası yemekler ve kutlamalar ile geçti. 
Sabah kahvaltılarımın sponsoru tabi ki Starbucks'tı. Favorilerimden peynirli simit, mozzarellalı sandviç, mistik sandviç ve yeni keşfim beyaz peynirli, zeytin ezmeli tost (Yiyecek ve tatlıların olduğu yerde değil, soğuk içeceklerin olduğu yerde duruyor, ısıttırmanız gerekiyor). Tabi ki yanında gingerbread lattem:)
2013'ün son haftasında bir öğlen yemeğimi Edirne Kırkpınar Lokantası'nda yedim. Kurumsal hayatın gerekliliklerinden biri de ev yemeği yapan bir yer bulmaktır. Daha önceki binamızda yemekhane vardı ve her gün ne yiyeceğim derdi olmadığı için çıkan yemekleri yiyorduk. Fakat Buyaka'ya taşınmamız ile  günün en önemli sorusu ne yesek oldu. Bunun üzerine şirketler yemekhane mantığına en yakın yer olan Kırkpınar ile anlaşma yaptı. Şirketlere özel menü yapıyorlar. Fakat yemekler biraz yağlı, çok da sağlıklı sayılmaz ama tabi bir Mc Donald's veya KFC gibi değil :) İlk resimdeki şirketimizin menüsü, benim seçimim ise Kırkpınar'ın meşhur Edirne tava ciğeri ve yine meşhur Laz böreği... 
Ciğer için sana numara veriyorlar ve sıcak bir şekilde masaya servis ediyorlar. Biraz yağlı ama benim gibi kıtır şeyleri seven biri için lezzetli.
Laz böreği ise tam benlik. Baklavaya benzese de baklava gibi ağır bir tatlı değil. İçi muhallebi, alt ve üst katlar baklava hamuru ve şerbeti var. Kesinlikle çok hafif ve lezzetli, şiddetle öneriyorum:) 
2013'ün son haftası 2014 takvimlerime de kavuştum. Biri müdürümün eşinin şirketinden getirdiği, biri de etiket tedarikçimizin adıma özel yaptırdığı takvim... Önemli tarihler şimdiden takvim üzerinde işaretlendi bile :)
Son hafta bir öğlen yemeği de müdürüm ile Buayaka Kirpi Restaurant'da yendi. 
@AĞAOĞLU - ve bir gecem canım arkadaşımın evinde geçer... 
Zevkli arkadaşımın evinde birkaç kare... 

ve yeni yıl soframız :)

Tatlısız yeni yıl yemeği düşünülemez bile :)
Bir Dr. Oetker kekinin bu kadar lezzetli olabileceğini hayatta düşünemezdim. Genelde hazır ve pakette satılan tatlılara karşıyımdır, hiçbiri ev yapımının yerini tutamaz diye düşünürken, limonlu kek karışımı ve üzerindeki limonlu glazür fikrimi değiştirdi. Limonlu tatlara olan zaafımın da etkisi yok değil :)
Bu mükemmel sunumdan sonra gece tabi ki uzun ve koyu bir sohbet yapıldı. Sabah işe gitmeyecek olsam büyük olasılıkla eve dönmem 3'ü bulurdu :) Pek romantik değil mi masamız, Sevgililer Günü'nü değil, Christmas'ı kutluyoruz, yanlış anlaşılma olmasın :)
Size bahsetmek istediğim bir diğer güzel mekan Doors grubunun cafelerinden biri olan Carlotta Cafe&Deli ...
İlk Buyaka'ya taşındığımızda dikkatimi çeken yerlerden biri olmuştu, çünkü daha önce adını hiç duymamıştım. Carlotta, sağlıklı ve doğal yemeğe ulaşamayanlar için özel ve lezzetli çözümler sunuyor. Ev yapımı sandviçlerden salatalara, çorbalardan tatlılara menüde günün her saati için farklı seçenekler bulunuyor. 
Genelde ızgara somon veya değişik salatalarından yemeği tercih etsem de, o gün öğleden sonra yılbaşı kokteylimiz olduğu için öğlen yemeğini çorba ile geçiştirdik. Benim seçimim çedarlı brokoli çorbası oldu.
Şirketimizin Radisson Blu'da düzenlediği yılbaşı kokteyli... Eğlence son dorukta :)
Bu kadar eğlenmenin üstüne Palladium Kitchenette'de biraz dinlenmece ve yine yemece :) Latte dışında bir de simit delisi olduğumu söylemiş miydim :) Akşam yemeği olarak simit söyleyen başka tanıdığınız var mı? :) Sonrasında da latte keyfi ile geceyi bitiriyoruz :) 
ve 2013'ün son Cumartesi yemeğini gurur ile sunmak istiyorum :) Mekan Bahariye'deki Piraye Taş Plak Meyhanesi...
Ben ki rakıyı bir duble bile içemez iken, o gecenin keyfi ile 3 duble rakı içtim :) Sanırım 2013'ü en güzel ve anlamlı şekilde uğurluyorum :) Tabi ki favorilerim humus, tereyağında karides, döner ciğer ve çeşit çeşit lezzetli mezeler soframızda yerini alıyor.
2013'ü vedalar iken güzel bir Pazar brunchı yapmamak olmazdı. Tercihimiz Anadolu yakası olunca çok bir seçenek kalmıyor. Fenerbahçe Happy Moons'da yılın son brunchı abartılarak yapılır :)
Eve dönüş yolunda en sevdiğim Annas Pepparkakor ve Wonderful Copenhagen kurabiyelerim de alınır ise o pazar mükemmel geçmez mi :)
Pazartesi olur, yılbaşı telaşı iyice kendini göstermeye başlar, hediyeler son dakika alınır ve kendin için de tabi ki biraz bakılınır. Hele ki Zara'nın yılbaşı sonrası indirime gireceği duyulur ise önceden beğenilenler denenir :) Kazağı çok beğendim ama artık kış mevsimini yaşamadığımız için içimden çok kalın kazaklar almak gelmiyor. 
Yılbaşı manikürlerinde her türlü kar tanesi, kardan adam ve benzeri süsler yapılır. Arkadaşımın tırnakları çok şirin olmamış mı? :)
Yılın son günü şirkette kahvaltı düzenleyelim dedik. Herkes bir şey yapıp getirecekti. Ben kurabiye seçtim. İki türlü kurabiye yaptım; tarçınlı cevizli kurabiye, bir de üzümlü kurabiye... Tarifler çok özeldir. Annemin defterindeki yüzbin mükemmel tariften sadece ikisidir. Özellikle üzümlü kurabiye tarifinin isminin kopar at olmasına dikkat çekerim. Çok yaratıcı değil mi? :) Gerçekten önemli olan biçimsiz yapabilmek, hamurdan koparıp şekilde vermeden tepsiye koymak gerekiyor, verirsen piştiğinde istediğin gibi kıtır ve köşeli olmuyor. Tarçınlı cevizli kurabiye ise kavala kurabiyesi tarzı kurabiyeleri sevenler için birebir. Yaparken detaylı fotoğraf çekmeyi unuttum, fakat bunun da sırrı Teremyağ kullanmakmış, normal margarin veya tereyağ ile istediğimiz tatta olmuyormuş :) 
Ta ta ta tammmmm... İşte yılın son kahvaltısı... Peynir, domates, Çengelköy salatalığı, simit, kekler, kurabiyeler, açmalar, pizzalar, börekler... Mesai 10'da başlar :)
Tabi ki öğle yemeği yenmez ve akşam evdeki yılbaşı partisi için alışveriş yapılır :) Dayanılamaz evden önce iş yeri süslenmeye başlanılır :)
Her ne kadar öğleden sonrayı tatil etmeseler de öğleden sonra herkes işten çıkar :) Ben de teyzemlere gidip salonu süslemeye başladım bile...
ve yılbaşı soframız... Annemin, teyzemin ve anneannemin özenle, çok emek vererek yaptığı yemekler...
Menüyü sayar isek;
  • Meze olarak; humus, fava, zeytinyağlı barbunya, çerkez tavuğu, zeytinyağlı sarma, zeytinyağlı lahana sarması, cacık, yoğurtlu közlenmiş patlıcan, mor lahana salatası
  • Ana yemek olarak; fırında tavuk, içi bademli ve tavuklu perde pilavı, kestaneli ve antep fıstıklı pilav
  • İçecek olarak; başlangıçta İpekciğimin tencerede içine bir sürü malzeme koyup yaptığı sıcak şarap, kırmızı şarap, blush ve erkekler tarafından hazırlanan yeni yıl kokteylimiz :)
  • ve tabi ki tatlı soframız; bizimkiler tatlı olarak kabak tatlısı yaptı ki ben bayılırım ama Panayır'ın mükemmel tatlıları ve arkadaşın babasının Katar'dan getirdiği çikolatalar (Kesinlikle bulabiliyor iseniz tavsiye ederim, özellikle roses des sables'in dışı cornflakes kaplı, yorum bile yapamıyorum:) ile mükemmel bir tatlı soframız oldu, çerezler ile beraber tüm gece bize eşlik ettiler :) Kaynana düdüklerimizi de atlamayalım, yılbaşı gecesinin vazgeçilmezlerindendir :)
Yeni yılımız kutlu olsun... 2014 bize bol sağlık, huzur, mutluluk, başarı, aşk getirsin. Tüm isteklerimizin hayırlısı ile gerçekleşeceği bir yıl olsun...
ve bir klasik... Yeni yılın ilk günü uykusuz, şiş bir yüz :) Teyzemin evindeki bu aynaya bayılıyorum. Dışarı çıkmadan önce son bir kere daha kendine bakma fırsatı...
ve 2014'ün ilk iş günü... Biri sağlıklı yaşam mı dedi? :) Klasiklerimden Le Pain Quotidien'de sahadan yumurtam, yanında organik ekmeğim ve tadını çok beğendiğim yeşil çayım...
 
Şirkette Ticari Pazarlama ile aynı bölümde oturuyorum ve ister istemez günün nerdeyse çoğunu beraber geçiriyoruz. Stajyerlerinden biri benim mezun olduğum Sabancı Üniversitesi son sınıf öğrencisi ve Kore'de exchange yapmış. Bunu ilk duyduğumda çok şaşırdım, çünkü benim exchange'e gideceğim dönem genelde herkes Avrupa'yı tercih ediyordu. Canberk, Korey'i çok beğendiğini hatta Kore yemeklerini çok özlediği için Taksim'de Kore yemekleri yapan bir restaurant keşfettiğini söylemişti. Ben de bir gün bizi de götür diyerek söz almıştım. Fakat işlerin yoğunluğu ve tabi herkes uyması söz konusu olduğundan bir türlü gidememiştik. 2014'e kısmet oldu sonunda. Ticari pazarlama ekibi ve ben 2014'ün ilk cuma akşamı Gaya Kore Restaurant'ına gittik. 
Açıkçası bizim için bir ilkti. Ne sipariş vereceğimizi bilmediğimiz için gözlerimiz yönlendirmesi için Canberk'in üzerindeydi. İlk dikkatimi çeken masanın üstündeki ocak ve demir çubuklardı. Zaten çubuk ile yemek yemekten zorlanan bizler için bir de ağır demir çubuk kullanmak pek de kolay olmayacaktı :)
Önce meze niyetine acılı ve sebzeli lahana turşusu, limonlu turşu kıvamında doğranmış beyaz turp, çörek otlu ve zeytinyağlı kabak ve de tatlı patates geldi. Hepsi çok lezzetliydi. 

Başlangıç olarak Canberk'in de yardımı ile yine Kore'nin geleneksel acılı lahana turşusu ile hazırlanan geleneksel mücveri olan "Kimçi Jon", kızartılmış Kore mantısı ve içi daha önce yediğim sushilere göre daha sebzeli olan Kimbap sushi söyledik. Buna ek olarak kızların yemeyip erkeklerin yediği domuzlu ve sebzeli bir başlangıç daha söyledik ama ilgilenmediğim için adını unuttum :)
Ana yemek olarak, ortaya soya sosu ve çeşitli sebzeler ile terbiye edilmiş yaprak dana eti olan "Bulgogi",  çorbaya benzer sulu erişte "Ramen" ve  domuz yemek isteyenler için de ortada bulunan ocak üstü ızgara domuz yemeği "Samgyeopsal" söyledik. "Bulgogi" kesinlikle çok başarılı idi, fakat içinde gizli bir tatlılık olduğunu farkettim ve garsona sorduğumda içinde armut olduğunu söyledi. Üzerinde bulunan susam ve sebzeler ile tadı inanılmaz lezzetli idi. "Ramen"in suyunu resmen içtik. Baharatlı ve hafif acılı erişte suyu hepimizin favorileri arasına girdi. "Samgyeopsal"ı tatmadığım için bir şey söyleyemeyeceğim, fakar ızgarada yanına atılan soğan ve biber tam Türk usulü olmuştu :) Gençler büyük bir iştah ile yediğine göre eminim o da lezzetli idi.
Hazır Taksim'de iken karşıda oturulan arkadaşlar ile kahve içme fırsatları yaratılır :) Hisarda sevdiğim mekanlardan Nar Cafe'ye genelde kahvaltı için gelir iken, bir Cuma akşamı gelmek de kısmet oldu.
Bu mekanın en sevdiğim özelliklerinden biri kırmızı ekoseli masa örtüleri. Bazen küçük bir detay insanı mutlu edebiliyor :) Latte ve yanında Nar Cafe'ye özel naneli, elmalı, limonlu, portakallı, çubuk tarçınlı bitki çayı... İçmek isteyenler için adı sadece "Bitki Çayı" diye geçiyor :)
Güzel bir Cumartesi günü annem ve babam ile uzun zaman sonra Bağdat Caddesi'ne indik. Genelde ailece caddeye indiğimizde tercihimiz ya Han Restaurant ya da Kızılkaya oluyor. Yıllardır Han'ın köftesini büyük bir zevk ile yeriz. Hatta ilk zamanlar sadece köfteci idi, sonradan o da Midpoint tarzı restaurant konseptine geçti. Artık her türlü yemek bulunabiliyor. Bir Cumartesi günü tabi ki kalabalıktı ve biz sıra bekledik. Sıra bekler iken, gözüme bir teyze çarptı. Önce garsona yemeğini kaldırıp, yarım porsiyon makarna getirmesini söyledi ki yediği baya bir porsiyon etli bir yemekti. Sonra yemeğinin yanındaki kocaman bira bardağı gözüme çarptı. Bunların üstüne bir de bir güzel sigarasını yaktı. Yaşı neredeyse 70-80 civarı duruyordu. Yaptığım ayıp belki ama teyzeyi sizinle paylaşmak istedim. Belki de hayatı böyle yaşamak lazım. 2014'ün ilk mesajları mı bunlar? :)
 Bizim klasiklerimiz ise inegöl köfte ve özellikle babamın favorisi olan sütlü kadayıftır. Ben o gün biraz sağlıklı takılmak adına pilav ve patates yerine haşlanmış sebze söyledim :)
It's Rosso time... Pazar gecesi ise favori İtalyan restaurantlarımızdan olan Rosso Pomodoro'da yemek yedik. Mekan Göztepe parkının karşısında yer alıyor. Hala Christmas ruhunu taşıyor olması ne güzel, bence tüm sene yılbaşı süsleri ve ışıklar kalabilir, insanı mutlu etmiyor mu:) Rosso Pomodora aslında İtalya'nın meşhur pizzacılarından... Her ne kadar öyle olsa da İtalya'da yediğiniz tadı bulacağınızı zannetmiyorum ama özellikle bruschettaları, acı zeytinyağı dökerek yediğiniz pizzaları, porçini mantarlı makarnaları ve geniş şarap seçenekleri ile beğeneceğinizi düşünüyorum. Bir de arkadaşlarım sevdiği için her seferinde meşhur tiramisusundan da yiyoruz ama ben Mezzaluna'nın tiramisusunu daha çok beğeniyorum. Yine de denemenizde fayda var.
ve dün gece... Kaç haftadır gitmek istediğim Hard Rock Cafe'ye en sonunda dün akşam gittik. Ben daha önce yurtdışında hiç gitmemiştim ama hep duyuyordum. Hatta evde abimin NewYork'tan getirdiği bardaktan kaç kere su içmişimdir :) Mekan diğer cafelere göre küçük olduğu için bir sıkışıklık söz konusuydu ama benim gibi bir rock sever için ortam kesinlikle mükemmeldi.
Rock shop'a gidilir, beyaz tshirt koleksiyonumuza bir beyaz tshirt daha eklenir :)
Hard Rock Cafe'ye gelip de burger yememek tabi ki olmazdı. Seçimlerimiz bir klasik olan legendary burger ve barbeque cheeseburger oldu. Legendary burgerın içinde köfte, çıtır dana bacon, iki adet çedar peyniri ve soğan halkası bulunuyor.

Garsonlar çok ilgiliydi, neredeyse her masaya bir garson düşüyordu. Tabi bunun karşılığında sürekli bir şeyler öneriliyordu ama bu elmalı crumble'ı iyi ki bize önermiş. Yediğim en güzel elmalı crumblelardan biri idi...
Cheers to all Hard Rock lovers... 
Zara section manager arkadaşım modadan ödün vermiyor :)
Gece Tektekçi'de devam eder, ortadaki biscolatalı bubble shot benim :)
Tektekçi sonrası bizim yakaya dönülür, kahve içmek için Caddebostan Hardal'a gidilir, Pazartesi ve Salıları da şarap-peynir keyfi için not edilir :)
ve gece tabi ki latte ile bitirilir. Biraz değişiklik iyi olut diyerekten seçimim Hardal'ın Organik Chai Tea Latte'si...
Pazar akşamı yemek yemek için durağımız Göztepe'de yeni açılan Çanak Kebap&Katmer oluyor.
Katmer çok sevdiğim için uzun zamandır gelmek istediğim bir mekandı. Acıbadem ve Kozyatağı'nda bulunan mekanlarına Göztepe'yi de ekleyince, son açılan yerine gitmeyi tercih ettik.
Menü hem çok açıklayıcı, hem de resimleri insanın iştahını artırıyordu. İtiraf etmeliyim ki, yuvalama çorbasını zaten gelmeden içmeye karar vermiştik :) Mükemmeldi...
Seçimimizi ana yemek söylemeyip, mezelerden yana kullanmaya karar verdik.
Ortadakiler; çiğ köfte, patlıcan ezmesi, muhammara, kurutulmuş patlıcan dolması, içli köfte, etli firik pilavı, zeytin-tereyağ-tulum peyniri-pide dörtlüsü :)
İşte beklenen an geldi... Mükemmel gözükmüyorlar mu? 
Tabi açıkçasını söylemek gerekir ise bu sene katmeri Antep'te Zekeriya Usta'da yiyen biri olarak Çanak'ın katmerini çok beğenmedim. Bir de haftasonu yoğunluğu ile biraz beklemişti ama yine de katmer her türlü güzel :)
Katmer'i yine de yalnız bırakmadık. Yanına incir tatlısı, ceviz tatlısı, kireçte kabak tatlısı da koyduk. Siirt fıstığı ve portakallar müesseseden :) 
Bir pazar gecesi klasiği... Benim içeceğimi tahmin etmek zor olmamalı :) Fakat yine de bu sefer tahmin edemezsiniz, tam Gingerbread alırken arka planda duran "Cinnamon Dolce Latte" yazısı dikkatimi çekti. Benim gibi tarçın ve latte delisi biri için söylenecek söz bulamıyorum... Özellikle hafif tatlı bir kahve içmek istiyor iseniz, kesinlikle denemelisiniz.

2014 tam hızı ile devam edeceğini söylemeye gerek yok sanırım, takip etmeye devam edin... :)